Bu akşam "Gündem Özel" (Cnntürk 22:00) programında "ahlak" konusu ele alınacak imiş.
Bilindiği gibi insan denilen organizma, hayatta kalma mücadelesinde türdeşleri hatta kardeşleri ile bile rekabet halindedir. İnsana akıl eklemlendikten sonra "Biz insan değil miyiz? Kan içmeyiz!", "Biz insan değil miyiz? Çıplak dolaşmayız!", "Biz insan değil miyiz? Bedensel atıklarımızı gizleriz!" ve benzeri sloganlar eşliğinde yücelme sürecine girdi.
İnsanlar arası ilişkilerde rahatsızlığa/krizlere neden olan davranışların yönetilmesi için "ahlak" adı verilen ilkeler bütünü dosyası açılmış oldu. Bazı ilkeler hemen benimsenirken ve uygulanırken; bazıları ise "uyuluyormuş/onaylanıyormuş" söylemi ile maskelenerek uygunsuzluklar sürdürülüyordu. Hatta günümüzde bireysel, gruplar ve devletler düzeyinde de açgözlü ve açıkgöz olanlar, fırsatçılar, daha uzmanlaşmış, teknik geliştirmiş olarak insanlık ülküsüne/retoriğine aykırı eylemlerde bulunuyorlar. Tüm dinler (on emirdeki kuralları ve ötesini) değişik biçimlerde ele alarak "güzel ahlakı" hedeflemişlerdir.
Fakat, inanç sistemleri ve hukuk kurumlarının başarıları bir yere kadar; sorunlar bitmediği gibi, bilgi bombardımanının da bir sonucu olarak sanki, "maymun gözü açıldı" gibi, yeni bir barbarlık çağı içindeymisiz sezgisi filizleniyor.
İnsanlık yücelme süreci devam etse idi, bilinç kullanımı yaygınlaşsa idi, "onur eşitliği" ekseninde genel hasletler artsa idi, anneler eğitimli olup çelebi insan tipini model alsalardı insanlar arası ilişkilerin düzenlenmesi ve yönetilmesi için:
"KENDİNE YAPILMASINI İSTEMEDİĞİNİ, BAŞKASINA YAPMAMA" düsturu yeterli olacaktı kanaatindeyim.
Bir yakınım, eşinin işi sebebiyle Avrupa ülkelerinde uzun süreler bulunmuştu ve bu düsturun uygarlık etkisini anlatıyordu. Ben de bu davranışlarının kendi insanlarına olan aidiyetle sınırlı olduğunu; aslında sömürgecilik faaliyetleri sebebiyle "uygar" olarak nitelendirilemeyeceklerini ifade ediyordum.