Aslında birbirimizi ve herşeyi etkiliyor ve çok farklı ve ince şekillerde engelliyor ve özgürlüğünü azaltıyoruz. Ve bu ince özgürlük çalma/azaltma şekillerinin neredeyse hiç farkında değiliz veya umursamıyoruz.
Sebebi, hayatta bu seviyeye inmeyi engelleyen çok daha kaba, zorlayıcı gereksinim, zorluk vs ile çevrelenmiş durumdayız zaten. Önce kaba doğrudan sorunları çözmeden incelerine geçmek çok mümkün değil.
Birşeyi daha yazasım geldi. Kendime karşı çıkmam gerek.
Aslında sebep ince zorluklara geçebilmek için önce kaba zorlukların aşılması gerekliliği değil. Esas sebep bizim böyle sanıyor olmamız. Biz önce kaba ve doğrudan zorluklarla ilgilenirken, ince/derin zorluklar hep bekler, beklemede kalır. Bu çıkar yol değil. Çıkmaz. Böyle ilerlenemez, ama biz 'ancak böyle ilerlenebileceğini' sanırız.
Benzer bir örnek soyut ve somut konusunda var, fiziksel ve zihinsel konusunda var. Somutun kökeni soyuttadır. Soyut somutu kurar ve yönetir. Siz sürekli ve sadece somut fiziksel olanla uğraşırsanız, hep o düzeyde kalırsınız. Ama o sorunun çözümü o düzeyde değildir. O düzeyde kalmak sorunu ancak devam ettirir.
Fiziksel zorluklar en doğrudan, en kaba, bulunulan an itibariyle en zorlayıcı olanlardır. Açsınız, üşüyorsunuz veya canınız yanıyor olabilir. Fiziksel olan baştan en güçlü etkidir ama zamanla sönümlenir. Zihinsel/düşünsel/soyut olan ise baştan en güçsüz etkidir, ama zamanla katlanarak büyür ve fiziksel olandan daha güçlü hale geçer.
Hayatta hep böyledir, daha soyut 'katlar/katmanlar' her zaman baştan en güçsüz, sonradan da en güçlü hale gelirler. Örneğin karşı cinsle ilişkilerde; önce fiziksel etki en güçlüdür, birliktelik başlar; sonra herbiri 2 kat daha karmaşık olan (fiziksel:1, duygusal:2, zihinsel:4, ruhsal:8 gibi) diğer duygusal/zihinsel katmanlardaki uyum sorunları yüzünden birliktelik biter veya öylesine sürer.
Yeme/barınma vs sorunlar 'anın sorunlarını' çözmek gibi en basit fiziksel girişim sayesinde aşılmamıştır. Sonrasını düşünerek aşılmıştır. O an doydunuz, ama bunun başınıza tekrar geleceğini biliyorsunuz. Daha fazla ve düzenli yiyecek elde etme yollarını düşünürsünüz. Zamana atılmış bir düşünce tohumu. Tarla ekersiniz. Tarla o anki açlığınıza deva değildir, o an işinize yaramaz. Sadece düşünsel ve geleceğe yönelik bir hamledir.
Barınmak için de ağaç altına girdiniz ama bu anlık geçici bir koruma. Ben oturup ev inşa edeyim diyorsunuz. O anki üşümenize derman olmayan salt basit bir düşünce. Ama zamanla aklın yolu bir oluyor.
Bu yüzden girişim ne kadar soyut düzeyden başlarsa o derece uzun vadeli, ama giderek güçlenen birşeye dönüşüyor. Böyle bakınca biz 'hayatın kaba doğrudan zorlamalarını önce halledelim' diye düşünürsek hep aynı düzeyde hep aynı zorlamaları halletmeye çalışırken bulacağız kendimizi. O yüzden; şu ana katkısı yok gözüken ince ve derin düşünceler, derin zorlukları bulmaya/anlamaya/çözmeye çalışmak, aslında kaba zorlukları hayatımızdan çıkaracak olan şeydir.