Bu yazıda öncelikle özetleme amacı gütmeden daha sonra yapacağım okuma bağlamında kimi ilginç anekdot ve diyaloglara değineceğim:
soytarı
Keşişler manastırdan çıkmışlardır, yolculuk etmektedirler. Yağmur yağdığı için bir ahıra sığınmak zorunda kalırlar. Ahırda halk bir soytarıyı izlemekte, onun anlattıklarına performansına gülmektedir. Soytarı boyarın iktidarsızlığı ile alay etmektedir. (sakalı tıraş edilmiş boyar, kadına benzeyen boyar, rahiplerin cinsel manada “oyuncağı” olan boyar vs.) keşişleri gören halk ve soytarı gülmeyi bırakır. Keşişlerden kiril: “Tanrı rahipleri, şeytan ise soytarıları gönderdi” der. Daha sonra soytarıyı askerlere şikayet eder ve soytarıyı askerler götürürler. Daha sonra soytarının burada söyledikleri yüzünden 10 yıl hapsedildiğini, dilinin bir kısmının kesildiğini öğreniriz.
yunan teophanes
Teophanes Rublev’in hocasıdır. Rublev prensin ulağından bir katedral duvarlarına kıyameti resmetmesi için teklif alır. Hocasına danışmadan teklifi kabul eder. Hoca’sı bu işi tek başına yapması gerektiğini zira teklifi de ona sormadan kabul ettiğini söyler. Rublev hayatını manastırda geçirmiş, dış dünya ile pek karşı karşıya gelmemiş bir keşiştir. Bunu yapıp yapamayacapı konusunda şüpheleri vardır.
***
Kirill: bir kilisedeki ikonaları görünce bu ikonaların rublev’in yapamayacağı kadar isabetli olduğunu çünkü rublev’in tarzında çok fazla canlı renk olduğunu söyler. Kirill Rublevi kıskanmaktadır ama bu söylediğinde samimidir. (Bu samimiyeti daha sonra filmin kendisi bize kanıtlayacak) Kirill rublev’de bir şeylerin eksik olduğunu söyler, onda eksik olan korku ve imandır. rublev’de sadelik, renklerin solukluğu eksiktir. Aslında Kirill şunu söylüyor: Rublev’de olumsuzlama yok, yani henüz “kıskançlık” yok, suç yok. Bu olumsuzlama meselesi filmin odağıdır. Bu bağlamda film örnek bir hegelcilik ve hıristiyanlık sergiliyor. Buna tekrar tekrar döneceğim.
***
Rublev bu 2. Kısımda hıristiyanlık üzerine yanlış hatırlamıyorsam ilk sorgulamalarından birini yapar: teophanes ona şöyle der: isa eğer bir kez daha gelmiş olsaydı onu yine çarmıha gererlerdi. Çünkü bizler kötüyüz. Her şey tekrar edip duruyor. Kötülük tekrar tekrar ortaya çıkar.
Rublev henüz teophanes‘i onaylayacak konumda değildir ancak yine de şöyle der : isa çarmıha gerildi çünkü tanrı ve insanlar barıştırılmalıydı. İsanın çarmıhta ölmesi tanrının işiydi. Tanrının amacı nefret uyandırmaktı ama kendisini(oğlu/isa’yı) çarmıhta gerenlerde değil, isa’yı sevip son anda ondan yüz çevirenlerde nefret uyandırmak. Onu terk ettikleri için, belki de kendi kendilerinden nefret etmeleri için. Bu derin bir içgörüdür.
Bu söylediklerine üzerine şu cevap gelir karşıdan : bu söylediklerinden ötürü seni kuzeye sürecekler. Bana bakma, ben senin gibi bir keşiş değilim, sen ise bir keşiş olarak nasıl bunları söylersin...
festival
Festival bölümü pagan rusların dini bayramları ve buradaki ritüellerini konu edinir. Rublev paganların seslerini duyar ve ormana doğru ilerler. Burada paganların anadan üryan dolaştıklarını görür. Sonra çıplak bir cadıyı izlemeye başlar. Bu sırada yakılan ateşlerden birine farketmeden basar ve cübbesi alttan tutuşmaya başlar. Yine de rublev oradan ayrılmaz, tanrının bu işaretini görmezden gelir. Cadının bir erkekle çalıların ardında seviştiğini görür. Onlar gözden kaybolunca ormanda ilerlemeye başlar. İki pagan erkek onu farketmişlerdir, yakalayıp onunla dalga geçerler ve isa gibi onu çarmıha gererler. Rublev çarmıha isa gibi gerilmenin günah olacağını düşündüğünden en azından onu baş üstü çevirmelerini söyler. İki erkek buna aldırmaz ve alay ederler ve sonra senin icabına sabah olunca bakarız diyerek ayrılırlar. Cadı rublev’in yanına gelir. Neden baş üstü durmak istiyorsun , bu canını daha çok yakar, der. Sonra mealen şöyle bir diyalog devam eder:
-neden bize lanet okuyorsun, bizi ateşle tehdit ediyorsun?
-çünkü çıplak dolaşıp böyle şeyler yapmak günah.
-ne günahı, bu gece aşk gecesi. Hem bizim gibi korku içinde yaşamak(burada hıristiyanların paganlar üzerinde uyguladığı şiddeti ve zulmü kastediyor) kolay mı sanıyorsun?
-korkuyorsunuz çünkü gerçek sevgiyi bilmiyorsunuz. Sevgi dediğiniz de hayvanların yaptıklarından farksız.
-peki, öyle olsa bile bu yine de sevgidir.
Daha sonra cadı rublevi öper ve rublevin isteği üzerine onu serbest bırakır. Rublev kalfalarının yanına sabah geri döner. Yolda askerlerin paganları yakaladığını görürler. Paganların içinde rublevi salıveren cadı da vardır ve ritüelde yaptıkları gibi çıplak bir şekilde nehre giren kadın yüzerek kaçmayı başarır. O sırada rublev kadını tanır ama görmezden gelir. Cübbesinin başlığını çekerek gizlenir.
kıyamet
Rublev ikona yapımına hala başlamamıştır. Bunun için büyük prense haber yollanır. Rublevin kıyameti resmetmesi gerekmektedir ancak rublev insanları korkutacak bir şeyler resmetmek istememektedir. ***
(yanlış hatırlamıyorsam) Rublev bir aristokratın malikanesindedir. Malikanenin duvarlarına işlemeler yapılamakta, duvarlara resim yapılmaktadır.Rublev ruhsal olarak bunalmış bir halde merhamet üzerine kendi kendine vaaz vermektedir. Bu bir iç konuşma gibidir. O sırada aristokratın küçük kızı sütle oynamaya başlar. Sütü oraya buraya fışkırtmakta, gülmekte, oynamaktadır. Rublevin ciddi içsel merhamet vaazı devam etmektedir.o sırada kız süt sıkmaya devam eder ve rublevin monologu konusu değişmeksizin kahkasını tutmakta zorlanmasına rağmen konuşmaya çalışan bir ses ile sürer.kız rublevin yüzüne başına gülerek süt fışkırtmaktadır. İkisi arasında konuşmalar başlar Rublev:
-sütü dökmek büyük günahtır.
-neden?
-çünkü öyle. Haydi sil bakalım
-ama zaten kendi kendine kuruyacak
Birlikte nehir kenarına giderler.
***
Rublev malikanede çıkarılan işi çok sever.beğenisini şöyle ifade eder: “daha iyisi olamaz.hafif ve güzel.”
İşi bitiren adamlar yoldadırlar. Bir baskın olur. Baskında sanatçıların gözleri kör edilir. Başka evleri de aynı tarzı kullanarak güzelleştirmesinler diye.
***
Rublevin kıyameti resmedeceği kilisedeyiz. Rublev duvara öfkeyle boya? saçar. Rahipler bir çocuğa incilden rastgele ayetler okutmaya başlarlar. Ayetler kadınların iffetli ve itaatkar olması gerektiği ile ilgilidir. Onlar incil dinlerken saçlarını örtmelidirler, erkeklerin egemenliğini kabul etmelidirler vb. O sırada içeriye deli bir kadın girer. Saçları dağınık ve açıktır. Konuşulanları anlamıyor görünmektedir. Mekanda amaçsızca dolaşır sonra rublev’in duvara saçtığı boyalara? dokunur ve ağlar. İncil’de söylenenlere rublev tepki gösterir, incili protesto ediyor görünmektedir. Bu deli kızın günahkar olmadığını söyler ve çıkar gider. Kadın da çıkar.
Yağma
Prensin kardeşi tahtı ele geçirmek için tatarlarlar ile iş birliği yapar. Vladimir kenti, tatarların ve prensi destekleyen rusların saldırısına uğrar. Yağma ve tecavüzler olmakta, halk katledilmektedir. İnsanlar katedrale sığınmıştırlar ancak nihayetinde kapı kırılır. Askerler katedrale dalarlar. Tatarlar atlarını içeriye sürerler. (Katedralin içinde at, güçlü bir imge) Deli kız da rublev ile birlikte katedraldedir. Rublev bu kızın hamisi olmuştur adeta. askerlerin saldırısı ile içeride işler karışır. Bir rus askeri deli kızı kapıp merdivenlerden üs kata taşımaya başlar. Rublev askerin peşinden gider ve askeri ödürerek kızı tecavüzden ve belki de öldürülmekten kurtarır. Rublev bir rusu ve hıristiyanı öldürmüştür.
***
Prensin kardeşi katedrali yağmalatır. Bir rahip tarafından kutsanarak yeni egemen ilan edilir.
***
Rublev katedralde ruhsal bir çöküntü yaşamaktadır. Etrafta cesetler vardır, rublevin yaptığı ikonolar hasar görmüştür. Her şey harap olmuştur.deli kız yüzü koyun yatan bir kadın cesedinin saçlarını örmektedir. İncillerden biri çıkan kargaşada yanmıştır.
Bu sırada teophanesi görürüz. Aslında o da ölmüştür.buradaki konuşma rublev’in hayali ya da halüsinasyonu gibi. burada rublev teophanes daha önce söylediklerinde (filmin 2. Kısmında sölediklerinde) haklı olduğunu söyler. Yani, rublev teophanes’in kötülüğün tekrar tekrar ortaya çıktığına, isa tekrar gelse tekrar çarmıha gerileceğine dair söylediklerine katıldığını ifade eder. Üstelik kendisi de bir rus hıristiyanı öldürmüştür. Rublev burada kefaret için sessizlik yemini etme kararı alır ve bir daha resim de yapmayacağını ekler. Teophanes; daha önce söylediklerimde ben hatalıydım, şimdi benim söylediklerimi kabul ettiğin için sen de hatalısın, der.
***
Tatar ruslara şöyle der: biz gelmeseydik de siz birbirinizi boğazlardınız.
Sessizlik
Rublev yeminini tutmaktadır, kimseyle konuşmadan yaşamaya başlar. Deli kız da onunladır, kız da zaten konuşmayı bilmemektedir.rublev bu kızı korumak için bir adamı öldürmüştür ve bu eyleminden dolayıda kefaret sessizliğine başlamıştır. Bu arada kenteki insanlar açlık çekmektedirler, kurtlu ve çürümeye yüz tutmuş yiyecekler ile beslenmek zorunda kalırlar.
***
İlginç bir karşılaşma gerçekleşir.deli kız kokuşmuş bir yiyeceği kemirirken tatarlar atlarıyla gelirler. Köpeklere yedikleri etlerden atmakta ve onların kavgalarını izleyerek eğlenmektedirler. Bu sırada deli kız gizlice bir et parçasını alır ve yemeye başlar. Tatar komutan “pis et yenmez” diyerek deliye başka et verir. Bu arada tatarlar deli kızın hali ile eğlenmektedirler ama onu kısıtlamazlar. Kız deliliğini yaparken onu engellemezler, gülerler. Eğlenceleri küçük düşürücü değildir. Tatar komutan deli kızla şakalaşır (kopek gibi sesler çıkararak onu ısırıyomuş gibi yapar. Deli güler. buradaki sahnelerde tatar komutanın deli kıza bakışından ondan gerçekten hoşlandığını anlarız. Neredeyse romantik komedi filmlerindene benzer bir şekilde bir aşığın bir kadına baktığı gibi bakar. 7 karısının olduğunu ama karılarından hiçbirinin rus olmadığını söyler. İsterse onu kendisiyle götürebileceğini ekler. Benimle gelirsen saçlarına altınlar takarsın, her gün kımız içip at eti yersin der.
Tatarların eğlencelerinin ve gülmelerinin küçük düşürücü olamadığı söylemiştim. Bu kısımın sonlarında rublev’e şöyle söylenir : “endişelenme tanrının delisine zarar vermeye çalışmazlar.bu büyük günah olur. “ yani, göçebe tatarlar deliliği düşkünlük değil aksine tanrısal kabul ederler. Bu karşılaşmayı bu denli ilginç kılan da bu zaten.
Çan
Şehrin yıkımından sonra yeni bir çan yapılması gerekmiştir. . Boriska’nın babası çan yapmayı bilmektedir ancak salgından dolayı ölmüştür. bu işten anlayan başka kimse var mı diye aranırlar askerler ancak salgından , tatar ve rus saldırılarından kurtulanlardan kimse çan yapmayı bilmemektedir. Boriska askerlere babasının ölmeden önce çan yapmanın sırrını kendisine anlattığını söyler. Aslında bu konuda bir şey bildiği yoktur, tek başına kalmış, hayatta kalmak için yalan söylemiş çaresiz bir gençtir sadece. ne yapacağını bilmeden işe girişir.işe başlamak için çanın kalıbını dökecekleri kil toprağı toplamaları gerekecektir. Boriska işe başlamayı geciktirmek için bulunan killerin uygun olmadığını söyler durur. Sürekli bahaneler uydurur. Bir gün yağmur yağarken kil toprak üzerinden yürümekte olan genç kaygan kil üzerinde düşer. Bu konuda hiçbir şey bilmemesine rağmen –reddettiği killeri neden reddettiğini de bilmiyordu- doğru kilin bu olduğu müjdesini sevinçle haykırarak verir. Rublev bunu görür, hala sessizlik içindedir.
Bu arada boriska çana katılmak üzere prensin daha çok gümüş göndermesi gerektiğini, yoksa çanın çalmayacağını söyler. Aslında durumla dalga geçmektedir. Kendisinin sonuçta bir şey bildiği yoktur. Prensin gümüşlerini tırtıkladığını, bunca çaba sonunda çanın da çalmayacağını söyler. Bu süreçte boriska bu işi gerçekten sahiplenir, canla başla çalışır. Çalışmayı reddenlerin kırbaç cezasına çarptırılmasını bile söyler.
Sonuçta çanı dökmeyi başarırlar. Bu süreçte tüm halk bu iş için seferber olmuş gibidir. Prens teşrif eder. Çan papazlarca takdis edilir. Herkes çanın ilk çalışını duymak için dikkat kesilir. Sonuç olarak boriska bu işi becermiştir, çan çalar.herkes neşe içindedir.
***
Boriska bu olay sonucunda duygusal yoğunluğunu ancak bir ağlama krizi geçirerek dışa vurabilmektedir.yere çöker kalır. Rublev boriskain yanındadır ve bu sahnede boriska aslında nasıl çan yapılacağını hiç bilmediğini rubleve itiraf eder.(daha önce kırbaçlattığı adamı rublevin teselli etmesi gerektiğini söylemiştir rubleve. ”Ne de olsa keşişlerin işi teselli etmektir” şimdi rublev onu teselli etmektedir) rublev bu itiraftan hemen sonra kefaret sessizliğini sona erdirir: “ görüyorsun ya her şey doğru işliyor.ne diye ağlıyorsun? İnsanların neşelendiği bir bayram havası yarattın sen. Bundan sonra seninle teslis katedraline gideceğiz. Sen çanları dökeceksin, ben de ikona yapacağım”
(devam edecek)