Gönderen Konu: Dogville  (Okunma sayısı 6683 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

samsa

  • İyi Bilinen Üye
  • ****
  • İleti: 429
Dogville
« : Nisan 19, 2014, 08:20:42 ÖS »
Dogville : Roman, Tiyatro ve Film arasında bir yer

Burada, izlenimlerimin zenginleştirilmesi ümidi ile  Trier'in 2014 itibariyle hala tamamlanmamış olan üçlemesinin ilk "filmi" olan Dogville'den bahsedeceğim. Bildik anlamda sinamanın biçimsel kalıplarından taşan bir eser Dogville.Bunun için Dogville'e film yerine "anlatı" diyeceğim. Anlatı, giriş bölümü ve girişten sonra gelen dokuz bölümden oluşuyor.
Giriş(prologue) kasaba sakinlerinin tanıtıldığı bölümdür : Thomas Edison "aklakçı filozof", babası Doktor Edison (aynı zamanda insan sarrafı), Doktor Edison sayesinde köye yerleşen siyahi hizmetçi kadın Olivia, Olivia'nın sakat kızı June, daha önce şehirde yaşayan şimdinin "Dogville"lisi Chuck, Chuck'ın karısı Vera, Vera ve Chuck'ın evlatları Dahlia, Olympia, Diana, Athena, Pandora, Jason ile bebek Achilles, Tom’un yakın arkadaşı “pek zeki sayılamayacak” Bill Henson, Bill’in “çekici” kızkardeşi Liz Henson ve anne-baba Hensonlar, kasabanın kör olduğunu saklamaya çalışan  sakini  Jack McKay; kamyonuyla Dogville’in dışarıyla bağlantısını sağlayan nakliyecisi Ben; kasabanın bir türlü gelmeyen vaizini “bekleme görevini” iş edinen Martha; Dogville’de pahalı denilebilecek bir dükkan işleten ve bahçelerinin düzenini koruyan iki yaşlı kadın Ginger ve Gloria , en sondaki havlayışıyla yerdeki bir çizim olmaktan çıkıp “gerçek” bir köpeğe dönüşen Dogville’in bekçi köpeği Moses...


BİRİNCİ BÖLÜM : "Tom silah sesleri duyar ve Grace'le tanışır."
İKİNCİ BÖLÜM: "Grace Tom'un planını uygular ve iş bulmaya girişir."
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM : "Grace birden kendine hakim olamaz."
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM : "Dogville'de mutlu günler."
BEŞİNCİ BÖLÜM : "Bugün ne de olsa 4 Temmuz."
ALTINCI BÖLÜM : "Dogville dişlerini gösteriyor."
YEDİNCİ BÖLÜM : "Dogville, Grace'in canına tak eder. Kasabayı terk eder ve yine gün ışığını görür."
SEKİZİNCİ BÖLÜM: "Gerçeklerin konuşulduğu bir toplantı yapılır...ve Tom gider (daha sonra geri
dönmek üzere)."
DOKUZUNCU BÖLÜM : "Dogville'in beklediği ziyaret gerçekleşir.Ve film biter"

***

Anlatı üzerine notlarım:
1. Köye tehlikeli gangsterlerden kaçtığı için sığınan Grace 'in köy halkının güvenini kazanmanmak için çabalaması ile başlayan anlatı bir süre sonra köy halkının güvenilir insanlar olup olmadığı sorusunu gündeme getirir.Eski bir şehirli olan Chuck; Grace'e "kandırma oyununun" nasıl gittiğini sorduğunuda ,Grace 'in onu  anlamayıp kandırma gibi bir niyetinin olmadığını söyler.Oysa, Chuck Dogville'in Grace 'i "kandırma oyunu"nu kastetmektedir.

2. Elma, elma bahçesi ile cinsellik ve günah göndermeleri...

3. Grace'in köyle ilk karşılaşması Moses (Musa) üzerinden olur. Köyün bekçi köpeği Musa, köye yeni gelen Grace (İsa) yı karşılamış olur. Köpeğin Grace için tepkisinin farklı olmasının sebebi budur. Mose, İsa'ya karşı  sürüsünü korumaya çalışan Musa'dır. Grace, tokat atana diğer yanağını uzatan İsa'dır. Musa köyde değişmeyen tek karakterdir. Dogville ismi bununla ilişkili olmalıdır.

4. Kendisine uygulanan psikolojik ve fizyolojik şiddet ile tecavüzlerden sonra köyden kaçmak isteyen Grace'e Musa'nın tasması takılır.

5. Köyün yazar-aklakçı ve filozofu olan Tom'un asıl adı Thomas Edison'dur. Anlatı bu yönüyle bir modernizm eleştirisine açılır. Zaten dogville ABD'nin Rocky dağlarında eski bir madenin yamacında kurulmuştur.

6. Köyün en "ahlaklısı" olan Tom dahi "köle ahlaklı bir sürü hayvanı" dır ve bunu erdem ile parlatıp Grace'e yaklaşır. Sonrasında Grace Edison'a bu durumu gösterince Tom'daki hınç psişesi tavan yapar ve böylece Tom Grace'i gansterlere teslim eder.

7.  Bir ahlakçı olan Tom'un köyü yeterince ahlaklı bulmaması ve "ülkeye daha yararlı olabilmelerinin" ahlakın geliştirilmesi ile mümkün olabileceği üzerine vurgusu, onun daha başından bir köle olduğunu ortaya koyar., Tom bir şeylerin yanlış olduğunun farkındadır ama asıl sorunun ahlakın kendisi olduğunu göremez. .Reform ve revizyon ile sorunların çözülebileceğine emindir, yeterince cesur değildir.4 temmuz  kutlamasının yapıldığı yemekte köy halkı Grace'in ne kadar isterse köyde kalabileceğini söylerlerken,bir kaç dakika sonra otoriteden (polis memuru) Grace'in banka soygunundan arandığını ve soygunun 2 hafta önce gerçekleştirdiğini –ki bu süre zarfında Grace köydeydir, soygun haberi yalandır- duymaları ile Grace'in suçlu olmadığına eminliklerine rağmen otoriteden bir şeyler saklayarak suç işlediklerini düşünmeleri Dogville'in halini göz önüne serer. Sonrasında Grace'in maruz kaldıkları, merhametli İsa'nın başına gelenlere göndermelerle doludur.Grace'in tüm yaşananları hor-göremez, hoşgörüsünün marazı palazlandırmaktan öte bir işe yaramadığını kavrayamaz.

8.Grace, babasından (gangsterlerin lideri) kibirden hoşlanmadığı için kaçar.Babasının kibirli olduğunu düşünmektedir ancak hoşgörü ve merhamet Grace'in kibirinden gelmektedir. Grace, hiç kimseyi yaptıklarından dolayı sorumlu tutmamakta, çünkü kimsenin kendi ahlaki standartlarına ulaşamayacağını düşünmektedir. O diğer insanları acınası bulduğu için "suçsuz"  da bulmaktadır.  oysa, insanı doğuştan suçlu bulmak ile ne olursa olsun affedilebilir bulmak  aynı düşünsel temele hizmet eder. Onun için dinler bu iki fikri aynı anda savunabilirler.

9. Dogville, tanrının yerini doldurmuş insanlıktır. Bu yüzden tıpkı insanın tanrıya olan borcunu ödeyememesi gibi, Grace de ne yaparsa yapsın Dogville 'e borcunu ödüyememektedir.Bunun için en sonunda Grace hiç bir ücret almadan köylünün tüm işlerine koşan, hatta  tek amacı dogville'in maddi ve manevi tatminini sağlamak olan bir köleye dönüşür.

10. Anlatının sonunda  "babanın" da etkisiyle iyinin ve kötünün ötesine geçen Grace son günahını -merhameti- terk eder. Peki tüm bunlardan sonra köyün kırımı ile kötünün cezasını bulduğunu düşünüp "içi ferahlayanlar", film boyunca edindikleri "kinin kusumu ile rahatlayanlar" için ne söylenebilir... Hikayeyi kendi taraflarından tutanlar, yani anlatı boyunce kendilerini Grace'in yerine koyup  kendilerine yüklenen hınç duygusunun tatmini sağlandığı için, eden bulduğu için, "babanın gücü" gazabını gösterdiği için memnuniyet duyanlar için ne söylenebilir.. Anlatının  bir faşizm güzellemesine dönüşüp dönüşmeyeceği okura-izleyiciye bağlıdır.

11. Grace "suçlarından dolayı" zincire vurulduktan sonra bunun toplumu korumak için gerekli olduğu söylenir.  Tasma ve zincir takıldıktan sonra Grace'in  "Şimdi gidebilir miyim? Bu halde evime girmenin bir yolunu bulmalıyım.Yoksa dışarıda yatmak da cezamın bir parçası mı?"sorusuna  "Hayır Grace.Bunu bir ceza olarak düşünme. Hayır, hiç öyle değil. Yatağında uyuman için Bill zinciri uzun tuttu." cevabı verilir. Hemen ardından da eklenir: "Grace, altıda görüşürüz."  Bu ve benzeri diyaloglar Foucaultcu çözümleme ile yankılanmaktalar..

12.
Neden roman diye bir şey var? Neden şiir diye bir şey uydurduk ? Neden öykü yazıyoruz? Neden film izliyoruz ve yapıyoruz? Tiyatro gibi bir saçmalık için neden vakit harcıyoruz? Bunlar insanoğlunun en “anlamsız” edimleridirler. İnsan bir roman okuduğunda kendisini kandırdığını bilir, romanda yazanlar açıkça uydurmalardan ibarettir. Burada “hakikate yönelik istemi” kendimiz askıya alırız. En saçma olanı ise okuduğumuzun bir yanılsama olduğunu bilerek kurgunun bizi etkilemesine izin veririz, hatta bizi etkileyecek kurguları özellikle seçeriz. “Bilerek”, “isteyerek” kendimizi kandırırız. (alıntı)

Dogville, kadar kurgu olduğunu bağıra bağıra ilan edip de etkili olabilen sanatsal yaratım sayısı oldukça azdır. Bir çizginin evin içerisi ile dışarısını ayırıyor olması, köpeğin çizgilerle çizilmiş olması gibi hususları sadece anlatının başında "kurgusal" bulursunuz. Sanat, bize "kendinde anlam" diye bir şeyin olmadığını söylemekten asla usanmaz.

13. Biçim, içeriktir. Grace'in Chuck'ın tecavüzüne uğradığı sahnede bunu açıkça görürüz. Burada dekor tercihi, kamera açısı gibi "biçimsel unsurlar" senaryoya dönüşürler.
« Son Düzenleme: Nisan 25, 2014, 10:46:14 ÖÖ Gönderen: samsa »