Şimdi sizin sormaya başladığınız noktada farklı bir vurgum olabilir idi. Ama "algılayan" ve "algı" üzerine olan sorularınız, beni, anlaşabilmek adına ortak zemine geri çekti. Şu an konuştuklarım ortak zemini kurmak üzere olduğu için, onlarda benim vurgum yok. Yani sormaya başladığınız şeye yakınlaşmıyoruz, uzaklaşıyoruz.
Ortak zemin ne? Çağın genel bilgisi. Bilim/genel kültür/deneyim bu sorduğunuz şeyleri açıklıyor zaten.
'Algılayan'a 'edim'i nasıl bağlıyorsunuz derseniz, "kişiye eylemi nasıl bağlıyorsunuz", "kişi nasıl eylem yapabilir ki" veya "kişi nedir", "edim nedir" derseniz ben gene ortak konuşabilme zeminine dönmek zorunda kalırım, söyleyeceğim hiçbirşey de sizin için ilginç olmaz. Burada sizin soru sormanız değil, açıklama yapmanız gerekiyor. Çünkü belli ki, farklı bir düşünce tarzı veya ekol üzerinden konuşan/düşünen sizsiniz. Siz beni şu noktada anlamıyor değilsiniz, ben sizi anlamıyorum. Nasıl olup da kişiyle eylemi bağlamakta zorlanıyorsunuz?
Sokaktaki adam kişilerin eylem yaptığını biliyor, siz bunu sorguluyorsanız, benim anlattığım şeyle ilgili değiliz, siz değişik bir bakış açısı üzerinden soru soruyorsunuz demektir. Dediğim gibi sizin düşünme tarzınızı açıklamanız gerekiyor ilerlemek için. Sorularla giderek daha genele düşeriz.