Nolan’ın Prestij’deki ve Yōjirō Takita'nın Okuribito’daki başkişilerin sergilediği davranışlar, söz ettiğiniz filmler arasında yerleri olup olmadığını her ne kadar bilmesem de, beni oldukça etkilemişlerdi.
Okuribito’da, işsiz kalan Diago, bir ilanla gittiği işyerinde yapacağı işin, Japon kültüründeki 'Nokanshi', yani ölüleri öteki dünya yolculuğuna hazırlama işi olduğunu farkettiğinde artık çok geçti.
Prestij’deki her şey bir yana, tutkunun, hırsın, rekabetin dışında, “adanmışlık” düşüncesi beni etkiledi. Bu “adanmışlık”la kusursuz sayılabilecek bir hayatı nasıl yaşadılar? Yaşanılabilir mi? Böyle yaşayanlar var mı?
Okuribito’daki Diago’da da benzer tavrı gördüm. 'Nokanshi'ye tören demek ne kadar doğru bilmiyorum, yapılan işin hayata yansıması etkilemişti beni. Özellikle Diago’nun hayatına. Her iki filmi de en az üç kez izledim. Hala da izleyesim var.